Zeka; doğuştan var olan ve hayat boyunca deneyimlerle gelişen problem çözme gücüdür. Bu güçle insan kendisini ve çevresini anlar, olayları muhakeme eder, sonuçlar çıkarır ve uyumla hayatını devam ettirir.
Zihinsel Engellilik; doğum öncesi, doğum sırası ve doğum sonrasında çeşitli nedenlere bağlı, genel zihinsel işlevlerde normallerden önemli derecede gerilik ve bunun yanı sıra uyumsal davranışlarda da yetersizlik gösterme durumu olarak tanımlanmaktadır.
Zihin engelli çocukların özellikleri hakkında bilgimizin olması, bu grubu daha iyi anlamamızı sağlayabileceği gibi aynı zamanda grubun gereksinimlerinin karşılanması açısından da çok önemlidir.
Zihin engelin toplumda görülme sıklığını araştıran bazı çalışmalarda cinsiyet, etnik özellikler, kültür ve sosyo-ekonomik düzey gibi özelliklerin zihin engelin görülme sıklığı ile ilişkili olduğu, örneğin Amerika’da Afrika kökenli Amerikalılarda, beyaz Amerikalılara göre daha fazla çocuğun zihinsel engelli çocuklar olduğu açıklanmıştır. Benzer şekilde alt sosyo-ekonomik düzey ailelerde hafif derecede zihin engelli çocuklar daha fazla görülmekte, kültür ve cinsiyetin zihin engelli tanısı alma üzerinde etkileşimli etkisi olduğu belirtilmektedir.
Cinsiyetin etkisine bakacak olursak;
Genellikle erkek kızlardan daha çok zihin engelli olarak tanımlanmaktadır. 1973’te Dunn tarafından yapılan tüm çalışmaları gözden geçirdiği araştırmasında, hafif derecede zihin engelli olarak tanımlanan bireylerin çoğunun erkek olduğu açıklanmıştır. Bu bilginin günümüzde de geçerli olduğu, ‘’Neden zihin engel erkeklerde daha fazla ortaya çıkıyor?’’ sorusunun yanıtının cinsiyete ilişkin biyolojik faktörlerle ilişkili olduğu düşünülmektedir.
Ayrıca toplumun erkeklerden beklentilerinin kızlardan daha fazla olması, erkeklerin kızlardan daha fazla saldırgan davranışlar sergilemeleri, onların engelli olma şüphesi ile daha fazla ilgili kurumlara gönderilmenin de erkeklerin daha fazla zihinsel engel tanısına yol açabileceği düşünülmektedir.
Etnik Özelliklere bakacak olursak;
Engelli çocukların etnik özelliklerinden daha çok, ailelerinin fakir olması ve benzeri özellikleri ile ilgili olduğu düşünülmektedir. Okul başarısı ile ilgili diğer özellikler gözönüne alındığı zaman bile, özel sınıflardaki çocukların çoğunun hala toplumun bu grubunun çocukları olduğu açıklanmaktadır.
Sosyo-Ekonomik Düzey ve Aile Özelliklerine bakacak olursak;
Yoksulluğun gelişimsel gerilik ile ilişkili olduğu, yoksul olmanın çocukların işlevlerini olumsuz yönde etkilediği bilinmektedir. Yoksulluk ve beraberinde ortaya çıkan beslenme bozuklukları, uygun uyaranların olmadığı çevre, anne babanın eğitim düzeyinin çok düşük olması ve anne babanın işinin olmaması gibi faktörler çocukların gelişimleri ve zihinsel işlevleri üzerinde etkili olmakta, gelişimsel gerilik riskini artırmaktadır. Zihin engelli bireyleri, engele yol açan nedeni temel alarak yapılan sınıflamalarda çevresel yoksunluk önemli bir değişken olarak vurgulanmıştır. Kötü ev koşulları, yetersiz beslenme, yetersiz ve kötü tıbbi bakım ve çevresel yoksunluğun bireylerin zihin gelişimini etkileyen önemli değişkenler olduğu açıklanmıştır.
Bu tür yetersizliği olan gruplara, erken çocukluk döneminde verilen özel eğitim;
Erken çocukluk özel eğitimi,0-5 yaş arasındaki çeşitli yetersizlikleri bulunan çocuklar ve gelişimsel olarak akranlarından geri olan çocuklar ile herhangi bir nedenle(sosyal ya da biyolojik nedenler) gelişimleri risk altında olan çocuklara ve ailelerine sağlanan hizmetlerin tümünü kapsayan bir sistem olarak tanımlanmaktadır.
Erken çocukluk yıllarında ki eğitimin ve zengin uyaranlı çevrenin çocukların gelişimi üzerindeki etkilerini araştıran birçok çalışma sonuçları, bu dönemdeki eğitimin ve desteğin gelişimi destekleyici, daha sonra ortaya çıkma olasılığı olan problemleri önleyici olduğu göstermektedir. Engelli olan ve olmayan çocuklar için geçerli olan bu sonuçlar, erken çocukluk özel eğitiminin yeni bir alan olarak kabul görmesine neden olmuştur. Problemlerin/yetersizliklerin erken belirlenmesi, gerekli hizmetlerin ilk yıllarda sağlanması ve var olan problemin gelişim üzerindeki etkisinin azaltılması ya da ortadan kaldırılması ile çocukların davranışlarının çok erken yaşlarda değiştirilebildiği ve en önemlisi özel gereksinimli küçük çocukların sonraki yıllarda genel eğitim kurumlarına gidebildikleri birçok çalışma sonucunda açıklanmıştır. Ülkemizde uygulanan Küçük Adımlar Erken Eğitim Programı’nın çocuklar ve aileler üzerindeki etkilerini araştıran araştırmalarda da bu sonuçları destekleyen bulgular elde edilmiştir. Programa katılan çocukların motor, dil ve toplumsal sosyal becerilerinde belirgin derecede artma olduğu, anne babaların bilgi ve duygusal destek gereksinimlerinin karşılandığı görülmüştür. Anne babaların öğrendikleri bilgi ve becerileri çocuklarının eğitimi sürecinde kullanabildikleri ve bunun yanı sıra programın hem çocukları hem de kendileri için yararlı olduğunu ifade ettikleri gözlenmiştir.
Ülkemizde 2000 yılında çıkarılan Özel Eğitim Yönetmeliğinde ilk kez 3 yaştan küçük olan engelli çocuklar için erken eğitim hizmetlerine yer verilmiş; 2006 yönetmeliğinde de erken çocukluk özel eğitim hizmetleri ‘’0-36 ay arasındaki çocukları kapsayan eğitim hizmetleri’’ olarak tanımlanmıştır. Erken eğitim hizmetlerinin ailenin bilgilendirilmesi ve desteklenmesi yolu ile yapılacağı, bu hizmetlerin okul ve kurumlarda verilebileceği gibi evde de verilebileceği belirtilmiştir. Düzenleme ve yönetmeliklere karşın ülkemizde erken çocukluk özel eğitim hizmetlerinin çok sınırlı olduğu, genellikle üniversiteler ile bazı kurum ve kuruluşların yürüttüğü çalışmalar dışında henüz yaygınlaşmadığı söylenebilir. Oysa erken çocukluk özel eğitim hizmetleri;
1-Yetersizliği olan bebek ve küçük çocukların kapasitelerinin geliştirerek gelişim geriliklerini en aza indirir. Var olan problemin çocuğun gelişimi üzerindeki etkisini azaltır ve başka bir problemin ortaya çıkmasını önler.
2-Gelişim geriliği olan çocukların ileriki yıllarda bakım evlerine yerleştirilme olasılıklarını azaltır.
3-Aile biyelerinin çocukla olan ilişkilerini düzenlenmesini ve ailenin çocukla çalışma kapasitesinin artmasını sağlar.
4-Küçük yaştaki çocukların gelişimsel problemlerinin erken yaşlarda belirlenerek gerekli önlemlerin alınmasını ve böylece gelişimin desteklenmesini, küçük çocukların gereksinimlerinin karşılanmasını kolaylaştırır.
Bu açıkladığımız gerekçeler doğrultusunda zihin engelli çocuklar için çok önemli olan erken çocuklukta özel eğitim hizmetlerinin gerekliliği ve bu hizmetlerin en iyi en nitelikli şekilde kimler tarafından ve hangi yöntemlerle verileceği araştırılmaktadır.
Erken çocukluk özel eğitim hizmetleri Bireyselleştirilmiş Aile Hizmetleri Planı (BAHP) çerçevesinde verilmekte, bu plan ailenin ve çocuğun gereksinimlerinin ne şekilde ve ne kadar süre içinde karşılanacağını açıklayan yazılı bir doküman olarak tanımlanmaktadır. Çocuğun gereksinimleri ile paralel olarak ailenin gereksinimlerinin karşılanmasının, çocuğun gelişi üzerinde olumlu etkileri olacağı bilinmektedir. Farklı ülkelerde uygulanan birçok erken eğitim programında çocuğa uygun beslenme, uygun öğrenme ortamı ve uygun uyaranlar sağlanması amaçlanırken aynı zamanda anne babaya meslek kazandırmak, iş bulmak, aileyi bilgilendirmek gibi amaçlar da benimsenmektedir.
Zihin engellileri ve günümüzdeki durumlarını anlamak, onların haklarını savunmak, onlar için en uygun koşulları en iyi ortamları sağlamak, geçmişteki değişimleri incelemek ile çok daha kolay olacaktır. İnsanlar çok eski zamanlardan başlayarak davranışları, zihin becerileri ya da fiziksel özellikleri diğerlerinden farklı olan bireylerle ilgilenmişler; din,eğitim,psikoloji ve tıp bilimi ile insanlarda gözlenen bu farklı özellikleri açıklamaya çalışmışlardır. Bilim ve teknolojideki gelişimler ve değişmeler de toplumsal tutumları etkilemiş; toplumun zihin engellilere bakış açısı değiştikçe, bu bireyler için geliştirilen tedavi, sağaltım ve eğitim hizmetleri de değişmiştir.
Merhaba ben Feyza Nur ÇETİNLİ. Şu an özel bir okulda sınıf öğretmenliği yapmaktayım. Maarifhane sayesinde araştırmalarımı ve deneyimlerimi sizlerle paylaşacağım.