Julia Mooney isimli bir öğretmen, sürdürülebilirliğin ne olduğunu küçük ölçekte anlatmak için giysilerle ilgili ufuk açıcı bir deney yapmaya karar verdi.
Ortaokul öğretmeni Mooney, hızlı moda tüketimine karşı tepkisini göstermek üzere öğrencilerine sadece sürdürülebilir giysilerin önemini anlatmakla kalmayıp bu anlayışı gerçek hayatına geçirerek onlara rol model oldu.
Mooney okulun ilk günü gri renkte bir elbiseyle sınıfa girdi. Öğrencilerine herhangi bir açıklama yapmadan ertesi gün de aynı elbiseyi giydi. Ve bir sonraki gün de. Ve sonraki gün de. Aynı elbiseyi giymeye devam ettiği birkaç haftanın sonunda öğrencilerini bu deneye dahil etmeye karar vererek şu açıklamayı yaptı: “Her gün farklı bir şey giymemiz gerektiğini söyleyen hiçbir kural yok.”

“Hızlı moda” akımına uyarak sürekli yeni kıyafetler aldığımızda, Mooney’nin öğrencilerine anlattığı gibi “aşırılık” kültürüne katkıda bulunuyoruz. Bu, tıpkı Mooney’nin açıkladığı gibi sadece çevre için değil birey olarak bizler – özellikle de gençler ve çocuklar – için de zarar verici oluyor. “12 ya da 13 yaşında çocuklar olarak her gün bununla baş etmek zorundalar,” diyor Mooney. “Kendilerini tanımlarken genellikle markalar ya da sosyal medyadaki varlıkları gibi yüzeysel şeylerle özdeşleşiyorlar. Çoğu öğrenci bunların ne kadar saçma olduğu hakkında konuşma fırsatı bulmaktan büyük heyecan duydu.”
Aynı elbiseyi, atölyede de karlı havalarda da giyen Mooney, yavaş modanın sonsuz olasılıkları olduğunu kanıtladı.
Kaynak: www.mymodernmet.com

Merhaba ben Feyza Nur ÇETİNLİ. Şu an özel bir okulda sınıf öğretmenliği yapmaktayım. Maarifhane sayesinde araştırmalarımı ve deneyimlerimi sizlerle paylaşacağım.